• '' 20 '' Konu Açan yada mesaj yazmış olan Rütbe '' Özel üye '' olucaktır.. Vip üye de 200 konu yada Cevap vermiş olan Rütbe kazanacaktır saygılar

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

ferdesu

Altın
5 Yıl ve Daha Eski Üyemiz
Özel Üye
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
1
Tepkime puanı
96
Puanları
0
Konum
istanbul
Enst.
Korg pa800 keman piyano
18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

Sonuçları ve seyri itibarıyla Dünya tarihinin akışını, Milletimizin kaderini

değiştiren Çanakkale Zaferi’nin 96.yıldönümünü idrak ediyoruz.

‘Çanakkale geçilmez’ sözüyle dünyanın hafızasına kazınan Çanakkale Savaşları,

büyük bir kahramanlık destanının yanı sıra, vatanın bütünlüğü ve ulusun

bağımsızlığı söz konusu olduğunda, içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun,

Milletimizin, bulunamayacağı fedakarlık, kazanamayacağı başarı olmayacağının da

bir kanıtıdır. İşte bu yönüyle Çanakkale Zaferi; Milletimize nesilden nesile

ilham kaynağı olabilecek, yol gösterebilecek büyük bir öneme ve yere sahiptir.

Bu nedenledir ki, her yeni yetişen nesil, bu büyük zaferi Milletimize

yaşatanların ruhunu iyi özümsemeli, Vatanımızın bütünlüğü ve Ulusumuzun

bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Çanakkale ruhunu sonsuza dek

hissedebilmelidir. Milletimizin, Çanakkale ruhunu her zaman yaşatacağına olan

inancımız da tamdır. Bu inancım ve temennilerimle, başta Cumhuriyetimizin

kurucusu Ulu Önder Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını ve bu destanı yazan

tüm kahramanlarımızı, aziz şehitlerimizi, ebediyete intikal eden veya hayatta

olan kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum”

Bu gün Türk tarihinin en şanlı günlerinden biridir. Bize bu Zaferi canlarıyla

kazandıran 250 bin şehidimizi saygıyla, şükranla anıyoruz. Çanakkale Zaferi,

emperyalist güçlerin bir yandan dünyayı yeniden paylaşmak, diğer yandan Osmanlı

Devletini yıkarak, Türkleri Anadolu’dan atmak isteyen oyunlarını bozan bir

başarıdır. İtilaf Devletleri, gemilerini Çanakkale Boğazından geçirerek, Çarlık

Rusya kuvvetleri ile birlikte Alman ittifak cephesini bozguna uğratmayı

hedefliyordu. Düşman gemileri 18 Mart’ta Çanakkale Boğazı’nı geçemeyeceklerini

acı bir şekilde anladılar. Fakat bir an önce İstanbul’u işgal etmek

istiyorlardı. Denizden geçemeyeceklerini anlayınca, karaya çıkmayı denediler.

Aslında hem denizden hem de karadan geçmek için kendilerini çok avantajlı

görüyorlardı. Donanımlı gemileri, son model silahları ve sahip olduğu maddi

olanaklar nedeniyle dünyanın çeşitli yerlerinden toplanmış kimi Hindu, kimi

yamyam askerleriyle, bir cepheden diğerine koşan yorgun! Türk askerlerini yenmek

çok kolay olsa gerekti. 25 Nisan 1915 başlayan kara savaşları, Anafartalar’da,

Conkbayırı’nda, Seddülbahir ve bütün cephelerde olmak üzere 8 ay 14 gün sürdü.

Savaş, göğüs göğüse yapılıyordu. 500 metrelik bir alanı geçmek için 8-10 bin

şehit veriliyordu. Türk Ordusu binlerce şehit verdi. Ama düşmanın Çanakkale’yi

geçmesine izin vermedi. İngiliz, Fransız emperyalizmi ilk yarasını Çanakkale’de

aldı. Savaş yorgunu askerlerimizi ayağa kaldıran güç, onların kendi vatanlarını

savunuyor olmaları, geleceğimizi kuracak bir kumandanın olağanüstü önderlik

yeteneği idi.

Çanakkale geçilmezdi. Türkler vatanlarını savunmakta kararlıydılar. Başlarında

bir yıldız gibi parlayan Mustafa Kemal vardı. Koçaçimen’de, Conkbayırı’nda

cephanesi biten askerlere süngü tak emrini verdikten sonra ‘Ben size taarruzu

emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum’diyerek tarihin kaderini değiştirmişti.

İngiliz, Fransız orduları Çarlık Rusya ordularıyla İstanbul’da buluşamadılar.

Rusya’da Sovyet Devrimi oldu. Sovyetler Birliği daha sonra Kurtuluş Savaşına

destek verdi. Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa girmesiyle Alman tarafı

yenildi. Dolayısıyla Osmanlı Devleti de bu savaşta yenilmiş sayıldı.

Çanakkale’yi geçemeyenler, Sevr Antlaşmasıyla Anadolu’yu paylaştılar. Türkler

böylece Anadolu’dan silinmek isteniyordu. Türkleri Anadolu’dan atmak isteyen

emperyalist güçler, şahlanan Türklük bilincini ve Anafartalar’da bir yıldız gibi

doğan Mustafa Kemal liderliğini görmezden geliyorlardı. Orada bir destan

yazıldı. Çanakkale savaşları dünyanın kaderini değiştirdiği gibi, yeni bir Türk

kurtuluş savaşının doğmasına neden oldu. Cumhuriyet kuşakları olarak,

Çanakkale'yi ve Kurtuluş Savaşı'nı kazanan bilinci koruyacağımıza ve bu bilinci

genç nesillere aktaracağımıza söz veriyoruz. Çanakkale zaferinin yaratıcısı

Mustafa Kemal Atatürk'ü Çanakkale tarihinden silmek isteyenler asla amacına

ulaşamayacaklardır. Ne mutlu bize ki şanlarla dolu bir tarihimiz, Mustafa Kemal

gibi bir önderimiz var. Çanakkale Zaferi'nin 96'ıncı yıldönümünde, Büyük Önder

Mustafa Kemal Atatürk'ü, Türk vatanının ve milletinin bölünmez bütünlüğü uğruna

canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde

saygıyla eğiliyoruz





 
Cevap: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.


Mehmet Akif Ersoy



[ame="http://www.youtube.com/watch?v=_FR6ZQR7HOE"]YouTube - Ekmek Teknesi - Canakkale Sehitleri[/ame]

Bide heredot abimizden dinleyin...



Üstad Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı bu şiiri nezaman dinlesem tüylerim diken diken oluyor hatta ağlıyorum.O anı yaşamamıs, tanık olmamıs, görmemiş insanlara o günleri ve yaşananları bütün saflığıyla ancak bukadar güzel sözlerle ifade edilebilir, ancak bukadar yaşatabilir...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

Kahraman dedelerimize layik olmalıyız, eğer onlara layik olamazsak çok yazık olur.
 
Cevap: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun. Bugünleri gördükçe, onların boşuna öldüğünü düşünüp, üzülmeden edemiyorum. Kanla alınan değerler maalesef çok kolay satılabiliyor...
 
Cevap: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü


Çanakkale Savaşı ile İlgili Gerçek Bir Hikaye
Kocadere köyünde yaralılar için büyük bir sargı yeri kurulur…kimi bosnalı,kimi urfalı,kimi azeri,kimi halepli çok sayıda yaralı getirilir. Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir…yarası oldukça agırdır.Zorlukla nefes almaktadır…komutanına şunları söyler: “Biliyorum,ölme ihtimalim çok yüksek…ben bir pusula yazdım,arkadaşıma ulaştırın..”Tekrar derin derin nefes almaya çalışır.Tekrar konuşur: “Ben Lapsekiliyim…köylüyüm…İbrahim Onbaşıdan 1 mecidiye borç almıştım,kendini göremedim…ölürsem söyleyin,hakkını helal etsin..!” “Sen merak etme evladım” der komutan acı içinde,üzgün…kollarında can verir Lapsekili er… Aradan çok geçmeden yine yaralılar getirilir.Bunlardan çogu zaten oraya getirildiginde şehit düşmüştür…hepsi de çok agır yaralar içindedirler… Şehitlerin üzerlerinden çıkan künyeler,pusulalar,eşyalar komutana ulaştırılır.Komutan pusulalardan birini elleri titreyerek açar ve göz yaşlarına artık hakim olamaz.Pusulada şöyle yazmaktadır: “Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil”e 1 mecid borç vermiştim,kendisi beni göremedi…biraz sonra taarruza kalkacagız,belki ben dönemem… Arkadaşıma söyleyin;Ben Hakkımı Helal Ettim…


 
Cevap: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

tüm çanakkale şehitlerimizin ruhları şad olsun,dedelerimizin hiç gözünü kırpmadan canını ortaya koyarak aldığı bu vatanımızı koruyalım,onlara layık olalım,onların sayesinde biz bu vatanımızda rahatça yaşıyoruz,ALLAH onlardan razı olsun,
 
Cevap: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

Güncel kalsın
 
Cevap: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

tüm atalarımızın ruhları şaad olsunn
 
Cevap: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

Kahraman atalarımızın aziz ruhları şad olsun.Onlara layık nesiller bırakmak dileğiyle...
 

Demonu Paylaş Yine Yarışma Yapalım mı ? Anket

  • Evet

    Oy: 20 64.5%
  • Kararsızım

    Oy: 7 22.6%
  • Hayır

    Oy: 4 12.9%

Delüxe üyelik Yapın sizinde olsun.. (Sunucu Ödemeleri için katkınız olsun)

Son kaynaklar

İyiki Doğdunuz :)

Geri
Üst