- Katılım
- 27 Ocak 2010
- Mesajlar
- 698
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
- Konum
- MUĞLA/marmaris
- Enst.
- or 700tr v2 plus
19. Yüzyılda Almanya’nın Mülhaym şehrindeki Ren şehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar otururmuş. Fransızlar, her sene nehrin Almanlardaki kısmına geçip yetişen mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlarmış. O günler birliği temin edemeyen güçsüz Almanlar ise bundan bizar kalsalar da fazla ses çıkaramıyormuş. Her yıl devam edince çare aramışlar ve Osmanlı Sultanına durumu yazıp, imdat istemeyi uygun bulmuşlar. Yazdıkları mektupta: “Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü
elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultani, İslamiyet’in de halifesisiniz. Bizi bu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkanı sağlayın.” demişler.
Osmanlının gerileme dediğimiz bir zamanına denk gelen yardım isteğini inceleyen padişah, asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kafi bulur ve cevap mektubuyla beraber içi Yeniçeri elbisesi ile dolu üç çuval yollar. Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar: “Fransızlar korkak adamlardır. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir. Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerinde dolaştırın. Karsıdan gören Fransızlar için bu kâfidir.’
Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar. Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında dolaşmaya başlarlar. Ertesi gün, karsıdan gelen haber, Almanların sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur:”Osmanlılardan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini de terk ederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar.” Halka; “Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir.” diye duyurulur.
Bu olay, Mülhaymliların gönüllerinde taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym’a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar. Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrica, halen olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip hadiseyi temsilen kutlarlar. Bu olay Osmanlı’nın sadece bir yeniçeri kıyafetiyle Almanları Fransızların elinden ve talanından nasıl kurtardığını
gösteren maziden elmas bir tablo olarak kalmakta. Ya biz ne yaparız? Ve bir de şimdi kendimize bakalım. Bizi ne hale getirmekteler?
elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultani, İslamiyet’in de halifesisiniz. Bizi bu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkanı sağlayın.” demişler.
Osmanlının gerileme dediğimiz bir zamanına denk gelen yardım isteğini inceleyen padişah, asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kafi bulur ve cevap mektubuyla beraber içi Yeniçeri elbisesi ile dolu üç çuval yollar. Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar: “Fransızlar korkak adamlardır. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir. Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerinde dolaştırın. Karsıdan gören Fransızlar için bu kâfidir.’
Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar. Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında dolaşmaya başlarlar. Ertesi gün, karsıdan gelen haber, Almanların sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur:”Osmanlılardan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini de terk ederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar.” Halka; “Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir.” diye duyurulur.
Bu olay, Mülhaymliların gönüllerinde taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym’a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar. Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrica, halen olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip hadiseyi temsilen kutlarlar. Bu olay Osmanlı’nın sadece bir yeniçeri kıyafetiyle Almanları Fransızların elinden ve talanından nasıl kurtardığını
gösteren maziden elmas bir tablo olarak kalmakta. Ya biz ne yaparız? Ve bir de şimdi kendimize bakalım. Bizi ne hale getirmekteler?