Cevap: Org ile ilgilenen herkes baksın !
Can kardeşim, Rıza Silahlıpoda' nın kim olduğunu bile bilmeyen insanlar var. Ben ilk kez Ortaokul 3. sınıftan (8) mezun olurken okulumuz, o zamanlar Fatih, Vatan caddesinde bulunan Luna park gazinosunda çay partisi (bir nevi kokteyl) vermişti. Yanılmıyorsam sene 1970' ti. Rıza' yı ilk kez ayakta ellerini arkasında kenetlemiş vaziyette o haşmetli burnu ile org çalarken görmüştüm. Alkışlara boğulmuştu. O zamanlar magazinde de çok popülerdi. Benim kuşak onun bir numara olduğunu şüphesiz çok iyi bilir. Her şey bir ilk iken çok muazzam. Asıl senin ne demek istediğini ben çok iyi anladım. Daha sonra türeyen piyanist şantörler, bir taverna müzik sevdası diye arabeskin çok farklısını yarattılar. Hepsi kendi branşlarında popüler oldular, tartışmasız. Türk müziğinin baş tacı oldular. Benim gönlümde açık arayla' da Ümit Besen' dir. Julio Iglesias gibi bir kadife sese sahipti, özellikle slow parçalarda. Bu kadar takdir etmeme ve haz almama rağmen. İçim buruktu. Neden? Hadi ben ev çalıcısı hobi olarak takılıyorum. Be kardeşim çok güzel mekanlarda bir yığın ek madde (alet edevat) kullanmaktasın. Hazır löp. Senin sanatçılığın minibüs kaptanlığımı? veya modern tabirle bir nevi DJ' mi. Önüne gelen sözüm ona sanatçı. Gıdalar dada olduğu gibi hiçbir katkı maddesi olmayan doğal gıdalar tercihimiz olmalı. Ben bile CUSTOM la ne ritmler yaratmıştım. Benim çocukluğumda düğün salonlarında orkestra olarak batı çalar arada lütfen olsun diye 15-20 dakikaya sığdırılıp davul zurna getirtilir, çaldırtılırdı. dedelerimiz mutlu olsun diye. Şimdi batı, aralara koymayı bırak nefretle bakılmakta. Ahhhhh ! Can kardeşim, müzik seviyemiz her konuda olduğu gibi o kadar düştüki resmen ayaklar altında. Senin gibi müzik kalitesi yüksek bir insanın Almanya' ya gitmesi şart. Kafan batı, ekmek yiyeceğin yegane yer. Kopmanı asla istemem ama sende arada da olsa kopamayacağın belli. Hey be millet, tavuk gibi ritimdi şuydu buydu gibi yem arayacağınıza, arada da olsa nostaljiye takılıp bazı gerçekleri ortaya koysanız, katkıda bulunsanız nasıl olur? En azından orgla ilgilenmeniz adına..............
Klavye veya keyboard denilen enstrümana dünyada tek "org" denilen ülkede yaşıyoruz.
Ne yazık ki ben de alıştım bunu söylemeye.
1998 yılında 3 katlı bir org yapmıştım. 3x5 oktav ve 2 oktav bass pedallı.
Bass pedallarını o dönemde Beşiktaş ıhlamurda bulunan Yapalı Group adındaki en büyük müzik aletleri ithalatçısının servis bölümünde tasarlayıp mekaniğini oluşturmuştum.
Dostum Özkan Turgay bir TV kanalına söylemiş ve beni Stüdyoya davet ettiler.
"Org yapmış" diye.
Ben bir büyük araç istedim taşımak için çünkü canlı yayın olacaktı.
Bir kamyonet beklerken bir baktım ki Renault 12 geldi.(Station).
Adam aleti gördü ve dedi ki :
"Ben org alacağımı zannetmiştim ama bu alet 4 tane Renault'a bile sığmaz".
Neyse anlatmak istediğim klavyelere her kesim org gözüyle bakıyor ve bu artık değiştirilemez.
Piyanist Şantörler maalesef bir çoğu eğitimsiz olarak karşımıza çıktı ve bazıları kendini geliştirdi.
Ümit Besen aralarındaki en iyilerindendi.Fakat albüm çalışmalarında başkası çalardı.
Rıza Silahlıpoda beni dinlemeyi çok severdi ve bilhassa hata yapmamı bekleyip dalga geçerdi
ama yol da gösterirdi.Kendisinde hep bir burukluk gözlerdim ve o da piyasanın kör bir istikamete doğru gittiğinin farkındaydı.Şu an o kör sokağın sonunda debeleniyoruz hep birlikte.
Gerçek Müzisyenlerin piyasasını MP3 çüler bozdu ve ne yazık ki bu MP3 çüler MP3 denilen o uyduruk formatı klavyelere sokturdu.Mertlik iyice bozuldu.Ben artık çok severek Müzik yapmıyorum çünkü çevremde çaldığım parçaları bilen veya anlayan çok az kişi var.
Sırf bu yüzden çıkarmayı düşündüğüm albümü Almanya'dan çıkaracağım.Gema tastikli ve Dünyaya dağılacak.
Şu an aramızda başka Rıza Silahlıpoda'lar var ama kimse dinlemediği gibi para da kazanamıyorlar.
Mesela isim versem kaç kişi bilir?
Mert Topel,Emir Ersoy,Alper Maral,....
kaç kişi bu adamları izledi veya biliyor?
Çok az.
Çırpınıyorlar sanat adına ama kimse duymuyor.Ben yıllar önce vazgeçtim ve Elektronik ağırlıklı çalışıyorum .
Bundan sonra tek umudum:
Inşallah herkes çaldığı enstrümanının bir gün gerçek hakkını verir ve Müzik kültürümüz bir nebze gelişir.Piyanistlerimizin çoğunluğu sol elini kullanmayı bilmiyor ve tesadüfi akorlarla süslüyor parçaları burada demolarda bile bu duyuluyor.Aslında çok basit.En fazla 6 ay verecek bu eğitime(günde 1 saat yeterlidir ama gerek duyulmuyor).Nasıl olsa dinleyen kitle anlamıyor düşüncesi hakim.
Dikkat ediyorum:
Ham ses veya işlenmiş ses diye bir terimler zinciri yaratıldı.Allah aşkına ham ses ne demek?
Alınan kayıt örneğinin(Sample) doğal hali değil mi?VBundan daha doğal olabilir mi bir ses.
Ver efekti ve çal.Yoooooooooooo işlenecek,aşırı delay verilecek,reverb sonuna kadar açılacak.Neden mi?
Çünkü yanlış basılan akorlar gürültüye boğulup gitsin diye.
Işte günümüzün Türkiye gerçeği budur.Ben kişileri suçlamıyorum çünkü Devlet başta Müzik eğitimine değer verseydi bugün manzara bu olmazdı.Yazılacak çok şey var ama başka bir sefer.
